İlişkiler, insan hayatının en karmaşık ve en anlamlı parçalarından birini oluşturur. Ancak, neden bazı ilişkilerin daha sorunsuz devam ederken, diğerlerinin çalkantılı ve problemli olduğunu hiç düşündünüz mü? Son zamanlarda, bu soru üzerine düşünmeye başlayan birçok uzman, erkekler ve kadınlar arasındaki psikolojik farklılıkların, ilişkilerin gidişatında önemli bir rol oynadığını savunuyor. Bu bağlamda öne çıkan isimlerinden biri olan Prof. Dr. Türkçapar, "Erkekler Mars'tan, kadınlar Venüs'ten mi?" başlıklı çalışmasıyla dikkatleri üzerine çekti. Bu yazıda, Prof. Dr. Türkçapar’ın tezini ve ilişkiler üzerindeki etkisini daha yakından inceleyeceğiz.
Prof. Dr. Türkçapar, erkekler ve kadınlar arasındaki temel farklılıkların sosyal ve kültürel yapının yanı sıra biyolojik etmenlerle de bağlantılı olduğunu vurguluyor. "Geleneksel olarak, erkekler daha analitik, kadınlar ise daha duygusal ve sezgisel olarak tanımlanıyor" diyor. Bu farklılıkların, ilişkilerde sert çatışmalara neden olabildiğini belirtiyor. Örneğin, bir erkek sorun çözme odaklı bir yaklaşımla bir problemi ele alırken, kadınlar daha çok duygusal derinlik ve empati arayışında olabiliyor. Bu da iletişim sorunlarına ve yanlış anlamalara yol açabiliyor.
Prof. Dr. Türkçapar, erkeklerin daha çok "verme" odaklı olduğunu, kadınların ise "alma" odaklı bir ilişki anlayışına sahip olduğunu dile getiriyor. Bu iki farklı yaklaşım, partnerler arasında sık sık çatışma yaratıyor. Genellikle erkekler, bir sorun ortaya çıktığında, durumu çözmek için doğrudan bir yol ararlar. Kadınlar ise, karşısındaki kişinin duygusal durumunu anlayarak ve ona destek olmayı tercih ederler. İşte bu noktada, iki taraf birbirinin niyetlerini yanlış anladığında sorunlar kaçınılmaz hale geliyor.
Prof. Dr. Türkçapar, erkeklerin ve kadınların ilişkilerde önyargılı varsayımlar oluşturmasının nedenlerinden birinin, iletişim eksikliği olduğunu savunuyor. İletişimde, yanlış anlamalar veya varsayımlar, ilişkilerin belirsizlik içine girmesine yol açabilir. Özellikle, erkeklerin duygusal yaşantılarını ifade etme konusundaki isteksizlikleri, kadınların ise hislerini ifade etme konusundaki aşırılığı sıkıntılar yaratabilir. Her iki tarafın da birbirini anlamaya çalışması, ilişkilerin daha sağlıklı bir zeminde ilerlemesine yardımcı olabilir.
Prof. Dr. Türkçapar, bu gibi durumlarda açık iletişimin önemine vurgu yaparak, "Her iki taraf da niyetlerini açıkça ifade etmeli ve birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını anlamaya çalışmalıdır" diyor. Bu bağlamda, ilişkiye dair olumlu bir zemin oluşturabilmek için çiftler arasında düzenli "duygusal check-in" yapılması öneriliyor. Bu tür toplantılar, çiftlerin duygularını paylaşmasına, birbirlerinin düşüncelerini anlamasına ve ilişkilerini güçlendirmesine yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, erkeklerin ve kadınların en derin farklılıklarının bile iletişim ve empati ile aşılabileceğini belirten Prof. Dr. Türkçapar, "Unutmayın ki, Mars ve Venüs’tün bile bir araya gelmesi mümkündür; yeter ki iletişim köprülerini kurmayı başaralım” diyerek sözlerini noktalıyor. Bu tür araştırmalar, ilişkinin dinamikleri hakkında çok daha fazla bilgi edinmemizi sağlıyor ve aşkın dili hakkında yapıcı bir şekilde konuşmamıza yardımcı oluyor. Prof. Dr. Türkçapar’ın çalışmaları, sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumsal ilişkilerin de daha sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkı sağlayacak nitelikte.