İstanbul, depremde yaşanan şok edici anların yankılandığı bir geceye daha tanıklık etti. Geçtiğimiz gün meydana gelen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından, özellikle Kâğıthane ve Üsküdar bölgelerinde birçok bina hasar gördü. Ancak bu binalardan biri, ne yazık ki depremin ardından dayanamayarak tamamen çöktü. bu olay, İstanbul'un eski yapılarının ne denli tehlike arz ettiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
İstanbul'da yaşanan 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından, gece saatlerinde meydana gelen çökme olayı, gece saat 23.45 civarında gerçekleşti. Hasar alan bina, Kâğıthane’nin merkezinde yer alıyordu ve çevresindeki binalarla birlikte ciddi risk taşıyordu. Olayın hemen ardından bölgeye çok sayıda ambulans, itfaiye ve polis ekipleri sevk edildi. Çökme anında içinde kimse bulunmadığı belirtildi. Ancak çevredeki vatandaşlar, olayın dehşeti karşısında uzun süre şok içerisinde kaldı. Yerel halk, birkaç hafta önce yapılan zemin etüdünün ardından bu tür olayların bir daha yaşanmaması için yetkililere çağrıda bulunmuştu. Ancak yaşanan bu çökme, ne yazık ki bu çağrıların dikkate alınmadığını gösteriyor.
Olayın ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Kâğıthane Belediyesi'nden yapılan ortak açıklamada, çökme olayının nedenleri araştırılacak ve gerekli incelemelerin yapılacağı belirtilmişti. Sağlık Bakanlığı ise bölgedeki hastanelere hazırlıklı olunması talimatını verdi. Yerel yönetimler, son günlerde gündeme gelen eski ve depreme dayanıksız binaların acil olarak gözden geçirilmesi yönünde yoğun bir çalışma başlattıklarını açıkladı. Ayrıca, benzer durumların bir daha yaşanmaması için alanında uzman mühendis ve mimarların da dâhil olduğu bir komite kurulduğu duyuruldu. Deprem sonrası yapılacak iyileştirmelerin hızla hayata geçirilmesi gerektiği vurgusu yapıldı.
Bu çökme olayının ardından bölgedeki binaların güvenlikleri yeniden değerlendirilecek ve inşaat standartlarının artırılmasına yönelik adımlar atılacak. Uzmanlar, özellikle İstanbul gibi deprem riski yüksek olan bölgelerde, eski yapıların güçlendirilmesi gerekliliğini bir kez daha hatırlattı. Ayrıca, vatandaşlarla birlikte bu yapıları daha güvenli hale getirmek için devletin de daha proaktif bir tutum sergilemesi gerekmektedir. Uzun vadede, İstanbul'da benzer olayların önüne geçilmesi amacıyla kamuoyunu bilgilendirme seminerleri düzenleyeceklerini belirten yetkililer, halkın deprem konusundaki bilinç düzeyinin artırılmasının önemine değindiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem sonrası yaşanan metropoldeki bu tür çökme olaylarının önlenmesi için gereken tedbirlerin alınacağını vurguladı. Erdoğan, "Ülkemizde her kayıptan sonra ders çıkararak ilerlemek durumundayız. İnşaatlara yapılan denetimlerin artırılması zaruridir ve halkımızın güvenliği her şeyden öndedir" sözleriyle bu konudaki kararlılığını dile getirdi.
Sonuç olarak, İstanbul'da yaşanan bu bina çökmesi, deprem gerçeğinin her zaman var olduğunu bizlere hatırlatırken, alınması gereken önlemlerin ne kadar hayati olduğuna dair bir uyarı niteliğinde. Yetkililerin, önümüzdeki günlerde yapacakları açıklamalar ve alınacak önlemlerin, hem İstanbul hem de diğer şehirlerde aynı türde acı olayların önlenmesine katkı sağlayması bekleniyor.
Uzmanlar, yaşanan bu olayın ardından vatandaşların da cep telefonlarında acil durum uygulamalarına yer vermelerini öneriyor. Böylelikle, olası bir felakette daha hazırlıklı olabilecekleri vurgulanmakta. Bu tür durumlarda sakin kalmanın, olay yerine yönlendirilecek yardımların alana daha hızlı ve etkin bir şekilde ulaşmasını sağlayacağına dikkat çekiliyor. Geçmişte yaşanan benzer olaylar, toplumsal dayanışmanın ne denli önemli olduğunu bir kez daha aktarıyor. Unutmamamız gereken en önemli şey, deprem gerçeği ve bu korkunç olayların hafızalarımızda silinmemesi gerektiğidir.
İstanbul'un deprem tarihini incelediğimizde, hemen her dönem ciddi kayıpların yaşandığına tanıklık ediyoruz. Geçmişte meydana gelen büyük depremler, kentsel dönüşümün, bina güçlendirme projelerinin ve yerinde dönüşüm uygulamalarının ne denli ihtiyaç duyduğunun bir göstergesi. Bu nedenle, yaşanan her çökme, bir uyarı niteliğinde değerlendirilmelidir. Uzmanların ve yetkililerin konuya dair daha fazla dikkat ve hassasiyet göstermesi gerekmektedir. Depreme dayanıklı bina yapımının önemi her geçen gün arttığı bu günlerde, toplumsal farkındalığın artırılması ve konuyla ilgili genel bir mobilizasyon sağlanması büyük bir gereklilik arz etmekte.
İstanbul'daki bu olay, gelecekte yaşanabilecek benzer yıkımlara karşı hazırlıklı olmamız gerektiğini ve sadece yapılar değil, toplumsal olarak da bu durumlarla başa çıkmayı öğrenmemiz gerektiğini gösteriyor. Şimdi daha fazla önlem almamız gereken bir zaman dilimindeyiz.