Son günlerde İstanbul’da yaşanan protestolar, Ekrem İmamoğlu'nun destekçileri tarafından düzenlendi. Protestolar, İmamoğlu'nun son açıklamaları ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndaki çalışmaları üzerine yoğunlaşırken, güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu olaylar büyüdü. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamalarına göre, yürüyüşler sırasında 16 polis memuru yaralandı ve toplam 53 kişi gözaltına alındı. Suçlamalar arasında izinsiz gösteri düzenlemek ve kamu güvenliğini tehdit etmek yer alıyor. Bu durum, hem İstanbul'daki toplumsal dinamikler hem de siyasi atmosfer açısından dikkat çekici bir tablo oluşturdu.
İmamoğlu’nun liderliğindeki desteğin ardında yatan birçok neden bulunuyor. Katılımcılar, İmamoğlu'nun özellikle İstanbul'un altyapı projeleri, sosyal yardım programları ve şehre yönelik vizyonunu desteklemek amacıyla böyle bir eylemi seçtiklerini belirttiler. Yürüyüşün başlangıç noktası olarak belirlenen Taksim Meydanı’nda başlayan kalabalık, aşırı kalabalık nedeniyle yürüyüşe katılım yoğunluğu ile dikkat çekti. Ancak, protestolar başlamadan önce İstanbul Emniyeti, yürüyüş için alınan izinlerin geçerli olmadığına dair açıklamalar yaptı. Bu açıklama, protestocular ile güvenlik güçleri arasında gerilimin artmasına neden oldu.
Horoz dövüşü gibi karşıt grupların da alanlarda yer alması, olayların içindeki gerginliği artırdı. Emniyet güçleri, kalabalığın dağılmaması üzerine cop ve biber gazı kullanmak zorunda kaldı. Bu noktada, protestocuların güvenlik güçleri ile arbede yaşadığı anlar kaydedildi. Yerlikaya'nın açıklamalarına göre, şiddetli olaylar sırasında 16 polisin yaralanması ve pek çok kişinin gözaltına alınması, güvenlik güçlerinin müdahaleye geçme kararını vermesine yol açtı.
Protestoların ardından İstanbul'daki siyasi atmosfer, önemli ölçüde gerildi. İmamoğlu’nun, bu olaylara yönelik yaptığı açıklamalar ve medya aracılığıyla paylaştığı mesajlar, destekçiler tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Kendisi, İstanbul'un geleceği adına başlattıkları bu hareketin demokratik bir hak olduğunu savunarak, destekçilere yönlendirmelerde bulundu. Diğer taraftan, muhalefet partileri ve İmamoğlu’nun siyasi rakipleri, olayların ardından daha fazla saldırgan zihin yapısında bir kitle ortaya çıkmasından endişe ettiklerini belirttiler. Özellikle de güvenlik güçlerinin yaralaması ve gözaltı sayısının yükselmesi, birçok kesim tarafından kınandı.
Yerlikaya’nın ve diğer hükümet yetkililerinin, olayları "toplumsal huzuru tehdit eden bir durum" olarak değerlendirmesi, bu eylemlerin nasıl bir yan etki yaratacağı konusunda spekülasyonlara neden oldu. Ekrem İmamoğlu’nun partisinin, bu durumu kendi lehine yorumlayarak omuz omuza verdikleri destekle daha da güçlenecekleri görüşünde birleşenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Tüm bu olanlar, hem İstanbul hem de Türkiye genelinde, siyasetin nasıl bir değişim geçirmek üzere olduğunu gösteriyor.
Özetle, İstanbul'daki bu protestolar, sadece bir siyasi figüre destek verme amacı taşımaktan ziyade, toplumun genel hissiyatını, siyasi kutuplaşmalarını ve sosyal dinamiklerini ortaya koyan önemli bir olay haline geldi. Gözaltı sayısının artması ve kolluk kuvvetlerinin yaralanmaları, ilerleyen günlerde bu durumun nasıl şekilleneceği konusundaki tartışmaları da artıracaktır. Halihazırda devam eden bu gerginliklerin, Türkiye'nin politik ortamında nasıl yansımalara neden olacağı merak konusu olmaya devam ediyor.