Son dönemde artan kadına şiddet olaylarına bir yenisi daha eklendi. X şehirde gerçekleşen olayda, 'Senin yerin mutfak' diyen erkek arkadaşının benzin dökerek ateşe vermesi sonucu bir kadın hayatını kaybetti. Olay, hem yerel hem de ulusal medyada geniş yankı buldu. Şiddet içeren dilin ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tekrar gündeme gelmesi, toplumda tartışmalara yol açtı.
Olay, geçtiğimiz Cumartesi akşamı yaşandı. Nezihe, erkek arkadaşıyla birlikte evdeyken bir tartışma yaşadı. İddiaya göre, erkek arkadaşı mutfakta geçirdiği zaman ve yemek yapmaktan bahsederken, “Senin yerin mutfak” diyerek Nezihe’yi aşağılamıştı. Bu ifade, Nezihe'nin öfkesini kabarttı ve tartışma büyüdü. Tanıkların ifadelerine göre, Nezihe bu duruma tepkisini koymaya çalışırken erkek arkadaşı sinirlenerek mutfaktan benzin alarak geri döndü. "Seni yok ederim" diyerek üzerine benzin döküp ateşe vermesiyle olayın ciddiyeti bir anda doruğa ulaştı.
Olayın ardından komşular hemen 112 Acil Servis'i aradı ve Nezihe, ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Maalesef, tüm müdahalelere rağmen genç kadın kurtarılamadı. Olay yerine gelen polis, erkek arkadaşını gözaltına alırken, komşular ve tanıklar dehşeti yaşadıkları anları anlattı. "Bir anda alevler içinde kaldı. Olayın ciddiyetini o an itibariyle anladık," diyerek korku dolu anları ifade ettiler.
Olay, sosyal medya üzerinde büyük bir yankı uyandırdı. Kadına yönelik şiddet ve cinsiyetçi dil üzerine birçok kullanıcı, hem dayanışma hem de öfke mesajları paylaştı. Kadın hakları savunucuları, bu olayın bir kez daha toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve kadına yönelik şiddetin üstesinden gelinmesi gerektiğini vurguladı. Şiddetin her türlüsüne karşı çıkılması gerektiğine ve bu tür vakaların tekrarlanmaması adına toplumsal bilinçlenmenin önemine dikkat çekildi.
Öte yandan, yerel halk olayın şokunu atlatamazken, güvenlik önlemlerinin artırılmasını talep etti. "Artık yeter! Bu tür olaylar şehri değil, tüm ülkeyi etkiliyor," diyen birçok kişi, daha etkili yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini savunuyor. Olay sonrası mevcut yasaların yetersizliğine dair eleştiriler, kadın cinayetlerinin önlenmesi için daha güçlü önlemlerin gerekliliğini ortaya koyuyor.
Nezihe’nin ölümünün ardından aile, adalet arayışına girdi. Olayın faali erkek arkadaşının ağır ceza istemiyle yargılanmasını talep ediyor. "Kızımın haklarını savunmak için ne gerekiyorsa yapacağız," diyen aile bireyleri, Nezihe'nin cinayetinin sadece bir kişisel sorundan çok daha fazlası olduğunu, toplumda köklü değişimlerin sağlanması gerektiğini belirtiyor.
Ülkemizde kadına yönelik şiddet vakalarının artışı, bu tür olayların önlenmesi için yeni yasaların ve politikaların gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Kadınların yaşam hakkını savunmak, her bireyin ortak sorumluluğu olmalıdır. Eğitim, aile içindeki rolleri, toplumsal algılar ve medya dili üzerinde yapılacak değişikliklerle bu döngüyü kırmak mümkün. Unutulmamalıdır ki, her kadının mutfağı dışında da yaşam alanı vardır ve bu hakka herkes saygı göstermelidir.
Nezihe’nin anısına, yalnızca başsağlığı dilemekle kalmayıp, onun yaşam mücadelesinden güç alarak toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına saygı ve şiddetsiz bir yaşam için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Her birey, şiddete karşı durarak ve haklarına sahip çıkarak bu konuda bir fark yaratabilir. Nezihe'nin hikayesi, bizlere dikkat etmemiz gereken ciddi bir ders sunuyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için sesimizi yükseltmeli ve her gün, kadınların hayatına olan saygıyı artırmalıyız.
Sonuç olarak, Nezihe’nin yaşamı, sadece kendisi için değil; tüm topluma bir utanç kaynağı olmuştur. Bu nedenle, toplumu bilinçlendirecek, kadınların güçlenmesine katkıda bulunacak ve şiddeti sona erdirecek adımlar atılması kaçınılmazdır. Bugün bizlere düşen; Nezihe gibi kayıpların yaşanmaması için bir şeyler yapma sorumluluğudur.