Yıllar süren kayıp biri olmanın dramı, 7 bin 300. gününde yeni bir evreye girdi. İlayda, 2016 yılında sırra kadem basarak ailesini derin bir acıya boğdu. Ailenin yokluğunda geçirdiği zaman dilimi, onlar için yirmi dört saatlik bir kabus gibi geçti. Ancak teknoloji ve yapay zeka sayesinde, İlayda’nın izini sürmek tekrar umudunu doğurdu.
İlayda’nın kaybolmasının ardından ailesi, her geçen gün bir umutla bekleyişini sürdürdü. Uzun bir süre boyunca, aramalara katıldılar, afişler bastırdılar ve sosyal medya üzerinde kampanyalar başlattılar. Her bir gün, ailenin yüreğindeki acıyı derinleştirirken, aynı zamanda İlayda'nın bulunacağına dair küçük umut kıvılcımları da taşıyordu. Sürekli aslında ondan gelecek olan bir haberin hayalini kurdular ve her yeni güne, umudu tazeleterek başladılar. Ancak yedi bin üç yüz gün boyunca bu umudun sönmediği noktada, teknoloji devreye girerek gözlerin yeniden İlayda üzerinde yoğunlaşmasına neden oldu.
Gelişen yapay zeka teknolojileri, kaybolan kişilerin bulunmasında çığır açan bir rol oynamaya başladı. Bu yeni yaklaşım, çeşitli algoritmalar ve derin öğrenme yöntemleri kullanarak kaybolan kişilerin fotoğraflarını yeniden üretmeyi, analiz etmeyi ve farklı senaryolarda kullanmayı sağlıyor. Yapay zeka uzmanlarının çalışmaları, İlayda'nın anılarını ve görünümünü geri getirmeye yönelik olarak yoğunlaştırıldı. Kayıp kadının anılarına dayanan detaylı bir analiz yapıldı ve bir dizi yeni fotoğraf oluşturuldu. Bu fotoğraflar, İlayda'nın muhtemel olarak farklı yaş ve durumlarda nasıl görünebileceğine yönelik tasvirler içeriyordu.
Teknolojinin sağladığı bu yenilik, yalnızca İlayda'nın bulunmasına yönelik bir adım atmakla kalmadı; aynı zamanda, diğer kayıp bireylerin aranmasında da önemli bir kaynak oluşturdu. Yapay zeka kullanılarak hazırlanan bu yeni görseller, ailelerin ve gönüllü arama ekiplerinin, kaybolan kişileri tanımalarını kolaylaştırmak amacıyla sosyal medya ve diğer iletişim kanallarında yayılmaya başlandı. Buna ek olarak, yürütülen kampanyalar, toplumun dikkatini çekmek ve daha fazla insana ulaşıp yardımlaşmak üzere tasarlanan etkinliklerle desteklenerek geniş bir kitleye yayıldı.
İlayda’nın hikayesi, birçok insanın kalbine dokunarak bu yeni arama yöntemine dair bir farkındalık oluşturdu. Yüzlerce gönüllü, bu noktada katılım sağlayarak İlayda’nın bulunması için çaba harcıyor. Aile üyeleri, bu süreçte yaşadıkları umutsuzlukların yerini yeniden acil ve güçlü bir umut duygusuna bıraktığını belirtiyor. "Belki de bu teknoloji bize kaybolmuş birini geri getirebilir," diyen İlayda’nın ailesi, yeni fotoğraflara bakarak, kızlarını tanımamış olsalar bile izinin bulunması için yeniden kalplerinde bir sevinç kıvılcımı hissediyor.
Halkın ve yerel medyanın desteğiyle yürütülen bu kampanya, sadece İlayda için değil, tüm kaybolmuş bireyler için de bir ses olmakta. Türkiye’nin dört bir yanından haberler ve paylaşımlar yapılırken, herkesin şahit olduğu bu dayanışma ruhu, kaybolanların ailelerine ve arkadaşlarına güç veriyor. Yapay zekanın sunduğu yeni yollar, sadece bir kayıp hikayesinin ötesine geçerek toplumsal bir sorumluluğun da altını çiziyor.
Sonuç olarak, 7 bin 300 günün ardından, İlayda’nın bulunabilmesi için teknolojinin verdiği bu yeni umut, kaybolmuş kişilerin aileleri için de umut ışığı oldu. Herkes yeni fotoğraflarla ve sosyal medya paylaşımlarıyla bu sürecin bir parçası olmaya davet ediliyor. “Bir gün İlayda’yı ya da başka bir kayıp bireyi bulacağımıza inanıyoruz,” diyen aile, hep birlikte umudun yeşermesi için gece gündüz çalışmaya devam ediyor.