Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 23 Nisan 1920 tarihinde kurulduğundan bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve sosyal hayatında merkezi bir rol oynamaktadır. 105. yaşını kutlayan TBMM, cumhuriyetin kurulmasından bu yana demokrasi, eşitlik ve haklar mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Bu önemli gün vesilesiyle, meclisin tarihi, misyonu ve geleceği üzerine bir değerlendirme yapmak, ülkemizin demokratik yapısına ışık tutmak açısından oldukça değerlidir.
TBMM’nin kuruluşu, Türkiye’de bağımsızlık mücadelesinin en önemli adımıdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde açılan meclis, sadece bir yönetim organı değil, aynı zamanda bir ulusun yeniden doğuşunun simgesidir. Kurtuluş Savaşı'nın en zor zamanlarında, Türk ulusunun iradesini temsil eden TBMM, millet egemenliğinin sağlanmasında kritik bir rol oynamıştır. Bu süreçte, pek çok önemli yasa ve karar alınmış, ulusun kaderi parlak bir yola yönlendirilmiştir.
Meclis, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı yıllardan itibaren birçok önemli dönüşüm yaşamıştır. İlk dönemlerdeki çatışmalar ve siyasi çekişmeler, zamanla daha kurumsal bir yapıya dönüşmüş ve demokratik bir işleyiş kazandırılmıştır. Özellikle 1930'lu yıllardan itibaren, TBMM'nin legislasyon gücü artmış ve halkın beklentilerine yönelik yasaların çıkarılmasında aktif bir rol oynamıştır. Günümüzde TBMM, Türkiye’nin dört bir yanından gelen temsilcilerin halkın iradesini yansıttığı, demokrasinin parlayan bir kalesidir.
Günümüzde TBMM, sadece yasaların çıkarıldığı bir kurum olmanın ötesine geçerek; halkın sesi, sorunların tartışıldığı, çözümlerin üretildiği bir platform haline gelmiştir. Türkiye'nin karşılaştığı modern zorluklar; ekonomik krizler, sosyal adalet talepleri ve uluslararası ilişkiler gibi konular, TBMM’nin gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. 105 yıllık tarihindeki deneyim, meclisin bu zorlukların üstesinden gelme konusunda daha donanımlı ve esnek bir yaklaşım benimsemesine olanak tanımaktadır.
Özellikle son yıllarda, Türkiye'nin siyasi yapısındaki değişimlerle birlikte TBMM’nin işlevselliği tartışma konusu olmuştur. Anayasa değişiklikleri ve seçim sistemindeki yenilikler, meclisin çalışma biçimini etkilemiştir. Ancak bu değişiklikler, demokratik temellerin güçlendirilmesi amacıyla yapılmış ve halkla olan bağı kuvvetlendirmeyi hedeflemiştir. TBMM'de gerçekleştiren bu reformlar, nasıl bir geleceğin inşa edileceği konusunda önemli bir belirleyici faktör olacaktır.
Bunun yanı sıra, genç neslin TBMM ile olan bağını güçlendirmek adına gerçekleştirilen çalışmalarda dikkat çekmektedir. Gençliğin politikaya katılımı, sadece yapılan seçimlerle sınırlı kalmayıp, çeşitli programlar ve etkinliklerle desteklenmektedir. Gençlerin sesi, geleceğin yöneticileri olarak TBMM'de daha fazla duyulmakta ve demokratik sürecin ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir.
Sonuç olarak, TBMM'nin 105 yaşına basması, sadece bir kurumun değil, aynı zamanda Türk milletinin tarihsel ve kültürel birikiminin de bir simgesidir. Geleceğin Türkiye'sini kararlılıkla inşa etmek için geçmişten aldığımız derslerle yol alacak olan TBMM, hepimizin ortak geleceğini şekillendirecek bir güce sahiptir. 105 yıllık onurlu bir geçmişin ardından, çağdaş demokratik değerlerin taşıyıcısı olarak TBMM'ye duyulan güven ve bağlılık her zamankinden daha fazla önem kazanmaktadır.